Haberimizin fotoğrafında gördüğünüz yer bir dinlenme tesisinin tuvalet girişi.
Az önce bizzat fotoğrafladım.
Görünene göre Kaya Tuzu, At Kestanesi jeli ve Alabalık yağlı kremin iyi gelmediği şey yok gibi…
Velev ki bu söylenenlerin doğru olma ihtimali olsun, bu “bilgi” ile neden bir sağlık kuruluşunda değil de şehirlerarası yol kenarı bir dinlenme tesisinin helasının girişinde buluşuruz?
Dijitalleşme ve Pazarlama mantığı her yerde!
Aslına bakarsanız temel mantığı “dijitalleşme” ile aynı.
Kitle iletişim araçlarının bir yere toplanan ya da yanından yöresinden akan kalabalığa değebilme gücünü bir pazara çevirmesi ne ise bir otoyolun kenarındaki dinlenme tesisinin helası da aynı.
Ve ikisinin de doğru söylemek, halk sağlığının çıkarını düşünmek ve etik değerlere uymak gibi bir derdi yok. Hatta böyle bir etik değere sahip olabileceği bir yetkinliği de.
Bu pazarlama işlerini icra edenlerin diplomalı onları da var, onlar ancak etik değerleri çiğneyebilir, çiğniyorlar.
İşte bu etik olmayan pazarlama işi bir kere başladı mı helaya kadar düşüyor. Çürüyor her şey…
Üzerine sifon çekmeli bu anlayışın!
Çünkü insan ancak bilgisine ve etik değerlerine güvendiği bir kaynak ile sağlığını koruyabilir ve dahası ancak böylece insanca yaşayabilir.
Var olduğumuz için edindiğimiz temel haklarımız bunlar.
Sağlık Bakanlığının Orta Çağ saçmalıklarını “Alternatif Tıp” diyerek meşrulaştırdığı, akademisinin para ve çıkar devşirmek için sermayenin yaverine dönüştüğü, medyanın manipülasyon görevi üstlendiği güzel memleketimizde yalanlarla kolay kandırılabilecek halkta yaratılan rızaya özgür irade denemez.
Meslek örgütlerine ise büyük görevler düşüyor.
Hala halkını düşünenler harekete geçmeli, çürüyenlerini yerinden etmeli…