Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Ahmet Burak Dağlıoğlu, Bloomberg’e verdiği röportajda “Otoyollardan sağlığa kadar uzanan ve kamu-özel sektör ortaklığı olarak adlandırılan projelerde anlaşmalar mümkün. Daha küçük tesisleri tek çatı altında toplamak amacıyla inşa edilen 22 hastaneden biri olan bir şehir hastanesinin Körfezli bir Arap yatırımcıya satışı konusunda görüşmeler sürüyor ve bunu diğerleri de izleyebilir” ifadelerini kullanmıştı.
Yapılan bu açıklama, kamu-özel sektör işbirliğiyle yapılan şehir hastanelerinin şeffaflık çerçevesinden uzak olan sözleşme ve işleyişleri hakkındaki soru işaretlerini beraberinde getirdi. Bu doğrultuda şehir hastanelerinin sağlık bütçesine yükü ve sunulan sağlık hizmetlerinin kalitesi yeniden gündeme geldi.
Şehir Hastaneleri ne olacak?
Konuya tepki gösteren Türk Tabipleri Birliği “Kamu-özel işbirliği modeli ile yapılan şehir/şirket hastanelerinin kamusal sağlık hizmetinin temel kabullerine göre yeniden yapılandırılması, sağlık hizmetine erişimi; binaya ulaşmakla sınırlayan zihniyetten vazgeçilmesi, şehir hastanelerinin sözleşmelerinin tazminatsız olarak feshedilmesi, kamu zararının belirlenerek sorumlulardan geri alınması, kapatılan hastanelerin geri açılması, sağlık çalışanlarının insana yaraşır bir iş ortamına ve gelire kavuşmasının sağlanmasının zorunlu olduğunu bir kez daha bildiriyoruz” açıklamasında bulundu.