Dünden beri herkes Yaren Leylek’in 13. kez Adem Amca’nın kayığına geldiği görüntüleri konuşuyor, paylaşıyor. Fotoğrafçı Alper Tüydeş’in fotoğrafladığı görüntü yüreğimizi yumuşatıyor.
Yaren Leylek, Bursa’nın Karacabey ilçesinin Eskikaraağaç köyünde balıkçı Adem Amca ile kurduğu dostluk nedeniyle insanlar arasında tanınan bir leylek.
Filmi bile çekildi
Her sene göç için geldiği Karacabey’de Adem Amca’nın kayığına biniyor ve altı ay boyunca birbirlerine yarenlik ediyorlar.
Yaren Leylek’in gelişi vesilesiyle onurlu bir leyleğin öyküsünü anlatan bir Sovyet animasyonu önereceğim sizlere ama öncesinde söyleyeceklerim var.
Artık sandıklara gide gele umudu üzülen bir halk, bu ay sonu uzun süre bir daha gitmeyeceği sandıklara son kez gidecek. Sonrasındaysa herkesin bilerek beklediği acı reçeteler gelecek. Gerçek mücadeleler boy gösterecek. Kitle iletişim araçlarının yalanları sönümlenecek.
Halk sandıktan başka bir seçeneği ararken itibarı ve mecali kalmamış muhalefetten umudu yoktu. Ekonomik krizle başlayan sokağa çıkma taleplerine “AKP’ye yarar, dayanın 1 yıl kaldı seçimlere” diyerek karşılık veren muhalefetin, düzen siyasetine hizmet eden siyasal iletişim uzmanlarının yarattığı sahte umutları bugüne artık getiremediğini görüyoruz.
Bu yalancı muhalefet de halkla bir süre işinin kalmayacağının farkında olacak ki potansiyel seçmenlerini umursadıkları bile yok. Çünkü kimi yerlerde “ceketimizi koysak seçtiririz” diye düşünüyorlar. Lütfü Savaş vakasından bahsetmiyorum sadece.
Örnek mi lazım?
Verelim…
Geçtiğimiz günlerde İBB Başkanı İmamoğlu, İstanbul adaylarını açıklarken Bakırköy ilçesine de eşi AKP’den milletvekili aday adayı olmuş bir kadını belediye başkanı adayı olarak gösterdi. Siyasal iletişimciler tabi ki kadın bir aday tercihini ön plana çıkarıp feministlik taslamanın popüler olduğu bir iklimde bunun ekmeğini yemeye çalışacaktı. Ama gerçekte olanlar başkaydı.
İmamoğlu, Bakırköy adayını elinden tutmuş doğru MÜSİAD’ı ziyarete gitmişti. Cumhuriyetin değerlerini ayaklar altına alarak kazanımlarını hiç eden gerici sermayenin ayağına gidip icazet alanlar sanırım Bakırköy’ün kentsel dönüşümünde onların betonlarına da uygun yerler olduğunu müjdeliyor, sermayeye boynumuz kıldan ince mesajı veriyordu bu ziyaretle. Bir önceki başkanından kurtulma sevinci yaşayan Bakırköylülerin sevinci kursağında kalmaz umarım.
Siyasal iletişimcilerin bir diğer yerel seçim pozu ise işte Yaren Leylek’in Karacabey’inden. Karacebey’in AKP’li Belediye Başkanı bu yerel seçimlerde de aday ve Yaren Leylek’in gelişini duyunca kameralarla birlikte soluğu Adem Amca’nın kayığında alıvermiş.
Ecevit’e Karaoğlan, Süleyman Demirel’e Çoban Sülü yakıştırması; 1999 Marmara Depremi sonrası Erkan Bebek’in Kocaeli’de çadır kenti gezen dönemin ABD Başkanı Clinton’un burnunu sıkması gibi görüntülerin siyasal algılara devşirilmesi hep aynı çabanın ürünü. Karacabey Belediye Başkanı da yoksulluğunu yarattıkları Adem Amca ve kayığıyla çektiği fotoğrafları servis etmiş ama Yaren Leylek fotoğraflarda yer almak istememiş sanırım. Bu fotoğrafları görünce yukarıdaki örnekle birlikte bir Sovyet animasyonu aklıma geliverdi: “Sarı Leylek”
Birçok başka Sovyet filmine de Türkçe altyazılı olarak erişebileceğiniz nadir sitelerden olan Filmatek’te 1950 SSCB yapımı “Sarı Leylek” animasyon filmi şöyle tanıtılıyor:
“Film, Çin’de yaşayan, ağır iş yükü ve baskıya rağmen yaşam inancını ve özgürlük tutkusunu kaybetmeyen insanların öyküsünü anlatmaktadır.”
Boyun eğmeyenlerin hikayesini anlatan 1950 Sovyet yapımı bir animasyon film olan Sarı Leylek’ i izlerken umudunuz tazelenecek. Yönetmenliğini, büyük Rus animasyon yönetmeni Lev Atamanov’un yaptığı film, eski bir Çin masalına dayanıyor. Masalımız; Çin İmparatorluğu’nda yaşayan Mu adında yoksul bir öğrencinin iyi bir insan olan hancının yanında okulun bitirene kadar kalmasıyla başlıyor. Okulu bitince hancının yanından ayrılan Mu, giderken hanın duvarına sarı bir leylek çiziyor ve hancıya:
“Sana bu leyleği bırakıyorum. Akşamları çayhane müşterilerle dolduğunda, müşterilerine hep birden ellerini üç kez şaklatmalarını söyle. Ellerin şaklamasını duyan leylek duvardan inip dans edecektir. Ama senin dikkat etmen gereken bir konu var. Tek bir kişi için leyleğin dans etmesini isteme! Eğer böyle bir şey yaparsan leylek gider ve asla geri dönmez” demiş ve torbasını sırtına alarak handan ayrılmış.
Akşam olmuş ve müşteriler dolmuş, hep birlikte üç kez şaklatmışlar: Şak Şak Şak…
Gerçekten de leylek duvardan yere inmiş ve kanatlarını sonuna kadar açmış, dans ederek, havada süzülerek, arada birbirine kanatlarının ucuyla yavaşça dokunarak çayhanenin her tarafında dolaşmış. Dansı ve hareketleri öylesine zarifmiş ki insanlar adeta büyülenmişler.
Filmimizse masaldaki gibi başlamıyor. Daha cüretkâr bir başlangıçla, Çin İmparatoru’nun geçişi esnasında herkes eğilirken Flüt çalan Mu’nun eğilmemesiyle deliye dönen İmparator’un boyun eğmeyen tek bir insanın karşısındaki çaresizliğiyle başlıyor. Öylesine gözü dönüyor ki, bir leyleğe bile boyun eğdirmeye çalışıyor. Mu’nun film başlarkenki ilk sözleriyle sunmuş olalım:
– Ben neşeli, gezgin Mu. Yalnızca iyi insanların önünde eğilirim.”
Kimileri hilafet sevdalılarından icazet almaya ayaklarına giderken, kimileri Yaren Leylek ile bir fotoğraf almak için takla atıyor. Bu çirkinlikle aynı kareye girmeyen boyun eğmeyenlerse yarın 12:00’de hilafetin kaldırışının 100. yılında “Laiklik Mecburiyettir” diyerek Bakırköy Meydanı’nda buluşacak.
Şimdi animasyonu izlemeye, yarınsa Bakırköy Meydanı’na davet ediyorum sizleri.