Eczacıların zor zamanlarını fırsat bilip piyasacılık saçanlar peyda oldu son zamanlarda. Tam da içinden geçtiğimiz memleket iklimine ne kadar da uygun…
Tüm Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS), eczacı kamuoyunun tepkisini çeken bir basın açıklaması yayınladı bugün.
Cizre Devlet Hastanesi’nden ilaç ve tıbbi malzeme çalınması haberi ile başlayan açıklama maalesef tamamen bilinçli bir şekilde konudan saptırılıp kamucu sağlık düşmanlığı boyutuna evriliyor. “Hastaneler ilaçlara sahip çıkamıyor!” denilerek kamudaki meslektaşlarımız zan altında bırakılması ise hadsizliğin dibi.
Kamu hastanelerinde de eczaneler vardır. Bodrum katlara atılan bu eczanelerin içinde çok kıymetli eczacı meslektaşlarımız vardır. Hastane eczanelerinde ilacın sorumluluğu işte bu meslektaşlarımızın elindedir. Halkın sağlığı bilimimizle onların ellerinde can bulur. Serbest eczanelerde de çeşitli kötü niyetli olaylar yaşanmaktadır ve bunlar da belli aralıklarla basında gündeme gelmektedir ama bugüne kadar “serbest eczaneler ilaca sahip çıkamıyor!” boyutunda tüm bir mesleğe mal edilebilecek bir açıklama başka bir meslektaşımızın aracılığı ile medyaya taşınma çabası ne görülmüş ne de duyulmuştur.
Açıklamada vites yükseltilip “devlet hizmeti satın alır, çünkü satın alınan hizmet daima ucuza gelir” gibi ipe sapa gelmez ifadeler de yer alıyor. Bu tam da yirmi küsur yıldır yaşadığımız karanlığın neden aydınlığa kavuşmadığını gösteren bir cümle adeta. Emeği ile geçinen insanlar taşeronlaşmayla, özelleştirmeyle ne kadar sömürüldüklerini çok iyi bilmektedirler. Hizmet satın alımı taşeronlaşma demektir. Şehir hastaneleri tam da bu taşeronlaşma mantığıyla kurulmuş ve sıkıntıları hepimizin malumudur. Yenidoğan çetesi yoğun bakımları da özel hastanelerin hizmet alımı yaptığı yerlerde ortaya çıkmıştır. Devlet hastanelerindeki eczanelerin varlığı bu deli saçması ifadelerle gayrı meşru ilan edilirken işveren sendikasının üç kuruşluk bir muradı vardır üyelerine hoş görüneceğini düşündüğü. Tüm bu açıklamaların amacı, hastanelerde kimi görüntüleme yöntemlerinde kullanılan radyoopak maddelerin artık eczanelerde satılmak yerine hastanelerden temin edilecek oluşu. Toplum eczanelerinde eczacılık yapan meslektaşlarımızı da rahatsız edecek bir talep içeriği ve biçimi olsa gerek.
Serbest eczaneler çok büyük ekonomik sıkıntılar içindeler ve evet hastanede uygulanan ilaçlar eczanelerde satılmaktan çıkarılıp hastanelerden karşılanmaktadır. Eczanelerin ekonomik sorununun sebebi ne opak maddeler ne de kanser ilaçlarıdır. Serbest eczacılar meslek hakkını alamamaktadır. İlacın ücreti üzerine inşa edilmiş kârlılıktan bağımsız bir meslek hakkı olmadan bu sıkıntıdan çıkılması da imkansızdır.
Eczacılar halk sağlığı neferleridir ve bunu her durumda göstermeye devam edeceklerdir. TEİS tam da adına yakışır bir şekilde bir patron kulübü edasıyla eczacıların ekonomik sıkıntılarını da fırsat bilerek piyasacılık saçmaya çalışmıştır.
Oysa eczacıların büyük bir kısmı işveren de değildir. Serbest eczanelerde bile tek başına kendi namına çalışan birçok eczacımız vardır. Kamu eczacıları, ilaç şirketlerinde çalışanlarımız, akademidekilerimiz ve en önemlisi işsiz eczacılar şimdi sayıları 19 bini bulan…
Serbest eczane eczacılarının gündemindeki birkaç konu hakkında dava açarak gündem olmaya çalışan, basın emekçilerine kendi hazırladıkları basın bültenlerini kendi haber metinleriyle iletmekten başka bir faaliyeti olmayan at gözlüklü sözüm ona sendikalar bizi yani eczacılığın toplum sağlığının çıkarını önceleyen vicdanını asla temsil etmemektedirler.
Biz serbest eczacısıyla, kamu eczacısıyla, akademisyeniyle, özel sektörde çalışan eczacılarla, işsiz genç meslektaşlarımızla kamucu, halk sağlığını önceleyen yepyeni bir sağlık sistemi inşa edeceğiz.
Hiç şüpheniz olmasın!