Ülkemizde özellikle son iki yıldır birçok ilaca erişim konusunda sıkıntı yaşandığını herkes biliyor artık. Haberlere çokça konu olmuştu bu ilaç yokluğu. Birkaç aylık aralarla Euro kurundaki artışın zam beklentisine dönüşmesiyle oluştuğunu bildiğimiz bu ilaç yoklukları halk sağlığını da tehlikeye atar süreçler yaşatmış, ilaçlara zam geldiği oranda ilaçlar görece bulunabilmiş olmuştu. Son birkaç aydır ise ilaca zam beklentisinin sönümlenmesiyle ilaç yokluğunun aksine birçok ilaç firması, eczaneler ilaçlarını alsın diye kampanyalar düzenlemeye başladı.
Yılın başlarında bir hastamız için bir astım ilacını ecza depolarında uzunca süre bulamıyor, farklı şehirdeki eczacı arkadaşlarımıza bu ilacı aradığımızı dile getiriyor, ellerinde varsa reçeteyi kendilerine ileterek hastayı ilaca kavuşturmaya çalışıyorduk. Tüm şehirlerdeki eczanelerde ve o şehirlerdeki ecza depolarının şubelerinde de ilacın olmadığı bilgisiyle karşılaşıyorduk.
Aradan geçen birkaç ayda birkaç kutu sağdan soldan bulabilir hale geldiğimiz bu ilacın depolara giriş yaptığını gördüm. İlacı sipariş verecekken bir de firmasının kampanya başlattığını gördüm. Şaşırdım açıkçası. Sipariş ettiğim ilaçlar eczaneme gelip kutuların miadını gösterir alanına baktığımdaysa son kullanma tarihi 09/2024 yazıyordu. Taşlar şimdi yerli yerine oturmuştu. Eczanemize miadı yakın tarihli gelen ilaçlar, geçtiğimiz aylarda bizden kaçırılıp bulamadığımız ilaçlardı. Artık zam söylentileri en azından bir süreliğine ortadan kalkmıştı ve artık firma için çöp hale gelecek metalaşmış ilacın, iktisadi olarak realize olması gerekiyordu. Bu ilaçların üretim tarihi ile son kullanma tarihi arasında minimum iki yıl olur. Yani dört ay sonra miadı dolacak bu kampanyalı ilaçlar en azından yirmi aydır bir yerlerde saklanmıştı. İlaçların varlık amaçları olan hastaların ise “canı cehennemeymiş…”
İlaç nedir? İlaç ne için üretilir? İlaç kimin için vardır?
Basit gibi görünebilecek bu sorular halkın sağlığıyla doğrudan ilintilidir.
İlaç metalaştıkça hasta yurttaş müşterileşir. Serbest piyasa ekonomisinin kanunları devreye girdiğinde ilaç tedarik zinciri borsalaşır. Sermaye sınıfının elinde çöpleşir.
Dışa bağımlılık vurgusu yapmayacağım burada, sermaye sınıfına bağımlılıktan oluyor bunlar. Bu bahsettiğim ilaç yerli addedilen bir firmaya aitti. İthal ilaçları üreten tekellerin pozisyon alışlarını anlatmaya gerek bile duymuyorum.
Üretim araçları kimin elindeyse çarklar onun için dönüyor.
Ancak Nazım’ın dediği “gündüzlerinde sömürülmeyen gecelerinde aç yatılmayan” bir düzende ilaç sadece ve sadece yurttaşın sağlığı için üretilecek.
“Gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan yarınlar ellerimizdedir.”
Nazım Hikmet
Metalaşmış ilaç özgürleşecek.
Çöpleşmekten planlı ekonomi kurtaracak onu, kampanyalar değil!