TEB’in yaptığı açıklamada yabancı ilaç tekellerine “bugüne kadar verdikleri hizmetler için” teşekkür edilirken yurttaşların yaşayacakları mağduriyetlerin giderilebilmesi için birçoğu yabancı sermayeye göbekten bağlı olan bir kısmı ise daha önce yabancı ilaç tekellerince satın alınmış olan “yerli” ilaç sanayinin tüm imkanlar seferber edilerek desteklenmesi çağrısında bulunuldu.
Kamucu Anlayışın Yokluğunda İktidarın “Yerli ve Milli” Söylemi Ne Kadar Gerçek?
İlaç gibi halk sağlığının korunmasında ülkeler için stratejik öneme sahip bir ürün, sermayenin insafına terk edildiğinde halkın sağlığının büyük bir tehditle karşı karşıya olduğu bilinen bir gerçek. İlaç, metalaştıkça halk sağlığının çıkarından önce yerli ve yabancı ilaç sermayesinin çıkarları doğrultusunda bir yatırım aracına dönüşüyor. Kapitalizmin en yüksek aşaması diye bilinen emperyalizmin azgın kurallarından ilaç da nasibi alıyor. Üretim araçlarını kamunun tasfiyesiyle tekeline alan ilaç sanayi her geçen gün dünya halklarını zor durumda bırakacak hamleler yapmaktan geri durmuyor. Türkiye’nin ilaç ihtiyacının %20’sini karşılayan Şişli Bomonti’deki SSK İlaç Fabrikası 1979 yılında kar amacı gütmeden üretime başlarken AKP hükümeti tarafından 2005 yılında tasfiye edildi. Dönemin Sağlık Bakanı Recep Akdağ, kararı “Bizim ilaç fabrikamız olsun diye bir niyetimiz yok” diye savundu. Ordu İlaç Fabrikası da yine kamunun ilaç üretimine katkısına güzel bir örnekken şimdilerde sadece “TSK’nın harekât, eğitim ve tatbikatlar ile gerginlik, seferberlik ve savaş halinde ihtiyaç duyabileceği, piyasadan tedarikinde güçlük çekilebilecek stratejik seviyedeki ilaçlar, kimyasal, biyolojik, radyoaktif, nükleer (KBRN) silahlara karşı kullanılan ilaç ve panzehirler (antidot) ile tıbbi sarf malzemeleri” üretmekle sınırlandırıldı.
Yerli İlaç Sanayi Gerçekten de Yerli Mi?
İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası’nın (İEİS) 2022 Türkiye İlaç Sektörü Raporu’na göre; 255 distribütör firmanın ilaçlarından oluşan Türkiye ilaç pazarında 49 firmanın ürün yelpazesi sadece ithal ilaçlardan oluşuyor.
İlaç hammaddesinde ithalata bağımlı hale gelen ülkemizde 2012 yılında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi resmi sitesinde de yayınlanan ve Hürriyet’in haberinde yer verdiği bilgiye göre SSK İlaç Fabrikası’nın kapatılmasından sonraki 6 yılda 13 yerli ilaç şirketinin yabancı sermayeye satıldığı görülüyor.
“Türkiye’nin ilk ilaç üreticisi İbrahim Etem Ulagay İlaç Sanayi 2001 yılında hisselerini İtalyan ilaç tekeli Menarini Group’a satmıştı. Yabancı sermayenin Türkiye pazarında ses getiren en önemli girişimi, 2003 yılında Fako İlaç’ın 63 milyon ABD dolarına Actavis Grubu’na satılmasıyla gerçekleşti. 2006 yılında Actavis, Fako’nun kalan % 11’lik hissesini de satın aldı. Aynı yıl, Biofarma, Munir Şahin İlaç, Taymed ve Deva Holding’in satış işlemleri oldu. Yerli ilaç sektörünün en büyük şirketlerinden Eczacıbaşı İlaç ise, 2007 yılında hisselerinin % 75’ini Çek Cumhuriyeti menşeli Zentiva’ya sattı.”
Hürriyet’in haberinde şu bilgilere de yer veriliyor:
“Bu satışlarla birlikte Türkiye’deki en büyük 20 ilaç firmasının 15’i yabancı sermayeye dâhil oldu. Geçtiğimiz günlerde sektör büyük bir işleme daha sahne oldu. İlaç sektöründeki en son satın alma ise geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin en eski ilaç firmalarından Mustafa Nevzat İlaç Sanayi’nin hisselerinin % 95,6’sını dünyanın en büyük ilaç üreticilerinden ABD’li Amgen’i 700 milyon ABD dolarına satın almasıyla yaşandı. Amgen’in biyoteknolojik ilaç üretimi ile ilgili Türkiye’de büyük bir yatırıma hazırlandığı da konuşuluyor.
Mustafa Nevzat’ın hisselerinin % 95,6’sının ABD’li Amgen Grubu’na satılmasıyla birlikte ABD ve Avrupa’daki krizde büyüme olanağı bulamayan uluslararası ilaç devlerinin Türkiye pazarına yönelik ilgisini bir kez daha gündeme getirdi.”
Son yıllarda yabancılara satılan yerli ilaç firmaları örnek verecek olursak,
İlsan-Hexal, Sandoz’ a 1999′ da satıldı.
İbrahim Etem Ulagay İlaç, Menarini Group’a 2001 ‘de satıldı.
Fako İlaç, Actavis’e 2003’te satıldı.
Deva Grup, Eastpharma’ a 2006′ da satıldı.
Münir Şahin İlaç Sanayi, Partners in Life Science’ a 2006′ da satıldı.
Biofarma, Partners in Life Science-Citigroup Venture Cap.’ a 2006′ da satıldı.
Eczacıbaşı Sağlık Ürünleri ile Eczacıbaşı Özgün Kimya, Zentiva’ya 2007′ de satıldı.
Med İlaçlar, TEVA’ya 2007’de satıldı.
Yeni İlaç, Recordati’ye 2008′ de satıldı.
DDS, ERBA Diagnostics Mannheim’ e 2010′ da satıldı.
Avimedica, Lohmann Animal Health’e 2010′ da satıldı.
Taymed, Celesio Grup’a 2010 yılında satıldı.
Cenovapharma, Polpharma SA’ ya 2011′ e satıldı.
Dr. Feridun Frik İlaç, Recordati’ye 2011′ de satıldı.
Cinay Kimya, Santa Farma’ya 2011’de satıldı.
Mustafa Nevzat İlaç, Amgen’ e 2012′ de satıldı.
ABC Kimya, Sika’ya 2017’de satıldı.
Dental, Straumann’ a 2017′ de satıldı.
Gürcistan Başbakanı İlaç Firmalarının “Yerli” Söylemini Boşa Düşürdü

Gürcistan Başbakanı İrakli Garibaşvili, başkent Tiflis’te Hükümet Binası’nda sağlık alanında uyguladıkları reformlara değindiği konuşmasında ilaç sektöründe Gürcistan’daki yüksek fiyatların düşürülmesi için Türkiye’den getirilen yüksek kaliteli ilaçlara pazar açtıklarını kaydetti.
Türkiye’de hasta yurttaşların ilaç yoklukları nedeniyle ilaca erişimde zorlandığı 2022 yılı Aralık ayında bu konuşmayı yapan ve Türkiye’den ilaç ithal etmeye başladıklarını hatırlatan Garibaşvili, “Türkiye pazarının (Gürcistan’a) açılmasının ardından ilaç fiyatlarını yüzde 60 ile 80 oranında, önemli ölçüde düşürmeyi başardık.” diye konuştu.
Aynı tarihlerde ilaç sanayi ilaç fiyatlarını beğenmediği için Türkiye piyasasına ilaç vermekten imtina ediyordu.
Kamu Yeniden İlaç Üretmelidir!
Covid19 pandemisinde emperyalist ülkelerin havalimanlarında birbirinin maskesini çaldığı günler hafızalardaki yerini koruyorken ilaç gibi halk sağlığı için stratejik öneme sahip bir ürünün özel sektörün, piyasa ekonomisinin, sermaye güçlerinin, patronların kar hırsının insafına terk edilemeyeceği açık. İlaç emekçileri olarak tüm bu gerçekleri hatırlatmayı halk sağlığının çıkarı için bir görev olarak sürdüreceğiz.
Halkın ve eczacıların ortak çıkarını savunması gerekenleri ilaç sermayesinin güdümünden uzaklaşmaya, birliğin hak ettiği dili hatırlamaya davet ediyoruz.