Ben Zeynep Özdemir. Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunuyum. Küçüklüğümden beri çok meraklı, enerjik, hareketli, sosyal, sportif aynı zamanda yemek yemeyi ve gezmeyi, yeni yerler keşfetmeyi seven biriyim. Bunları yaparken yaşadığım deneyimler beni daha meraklı bir insan yapıyor ve şevkimi artırıyordu. Ben de daha çok keyif almanın, daha çok keşfetmenin yollarını aramaya başladım.
Üniversite tercihlerimi olanakları bakımından zengin olan bir üniversiteye göre yaptım ve Anadolu Üniversitesi bu bakımdan çok güzel bir tercih oldu benim için. Eczacılığın ilk senesinde Erasmus’a giden öğrencilerin hikayelerini dinleyip hayaller kuruyordum. Kafamda soru işaretleri de vardı tabi. Erasmus’ tan kısaca şöyle bahsedeyim: Erasmus; öğrencilerin lisans veya lisansüstü eğitimleri sırasında, kendi üniversitelerinin Erasmus anlaşması olan bir başka Avrupa ülkesindeki bir üniversitede dönemlik olarak eğitim alabilecekleri bir program. Bu program biz öğrencilerin akademik alanda deneyim kazanmasını, farklı kültürleri tanımasını ve yabancı dil becerilerini geliştirmesini amaçlıyor. Yani bir bakıma dünya insanı olmamımıza olanak sağlıyor.
Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesinin eğitim sisteminin farklı olması sebebiyle Erasmus’a gidersem okulumun uzamasını göze almam gerekiyordu. Eczacılığa bir yıl mezuna kalarak gelmişken bunu yapmalı mıydım, altı ay boyunca orada hiç alışık olmadığım bir yerde yapabilir miydim, başıma bir şey gelirse nasıl bir çözüm yolu bulmalıydım?.. En önemlisi de “Erasmus’a hibeli olarak gidebilir miydim?” Hibesiz olarak Erasmus’a gidebilecek gücüm yoktu. Ben de hayalimi gerçekleştirmek için para biriktirdim. Başvuru sonuçları açıklandığında da ilk üçte olduğumu görünce içimden “Yürü be Zeynep, bi adım daha yaklaştın!” dedim. Hibeli olarak 3 kişi alınıyordu ve ben de onlardan biriydim. İçimdeki mutluluğu size nasıl anlatırım, bilemiyorum. Şimdi sizlere bu sürecin başvurusundan hareketliliğine kadar aşağı yukarı nasıl bir süreç olduğundan bahsetmek istiyorum.
Her okulun Erasmus+ öğrenim ve Erasmus+ staj için başvuru şartları ve duyurularını yayınlama dönemi değişiyor. Öğrenim için başvuru yayınlandıktan sonra size sadece gerekli kişisel bilgilerinizi doldurup, listede olan üniversitelerden istediklerinizi sıraya koyup başvuru yapmak kalıyor. Staj için şartlar biraz daha farklı. Orada -bizim okulun şartlarına göre- önceden kabul mektubu alırsanız ekstra puan alma durumunuz söz konusu. Sonrasında yabancı dil puanınızın yarısı ve GNO’NUN yarısı toplanıp puan listesi yayınlanıyor. Burada da kontenjana göre hibeli ya da hibesiz hak kazandığınız açıklanıyor. Bu gereklilikleri daha ayrıntılı şekilde okulların uluslararası ilişkiler biriminin web sitesinde bulabilirsiniz. Sonrası da hareketlilik süreci… Erasmus öğrencisi seçildiniz!! Şimdi ne yapacaksınız? Hareketlilik sürecinde Uluslararası İlişkiler Birimine teslim edilmesi gereken belgeler ve tabi ki vize başvuru süreci var. Buralar fazla teorik olduğu için bundan bahsetmeyeceğim ama özellikle AB üyesi olmayan bir ülkeden AB ülkeleri için vize başvurusu yaparken dikkat edilmesi gereken noktalar var. Siz bir turist olarak değil de öğrenci olarak başvuracağınız ve elinizde birçok kanıt olacağı için Erasmus bu konuda sizlere kolaylık sağlıyor merak etmeyin. Vizeniz çıktıktan sonra size hibenizin %80’i yatıyor. Gelelim en çok merak edilen konuya: “Bu hibe bize yeterli oluyor mu ?” Ancak bu sorunun cevabı çok değişkenlik gösteriyor. Dediğim gibi siz gitmeden hibenizin toplam tutarının % 80’i yatıyor bankaya. Erasmus sonunda gerekli şartları yerine getirmişseniz siz döndükten sonra kalanı yatırılıyor. Size yatırılan bu para sizin bütün giderlerinizi karşılayabilmeniz için yatırılıyor. Yani size ayrı bir destek söz konusu değil. Mesela ben İtalya’nın Pescara şehrindeydim. Yaşadığım yer küçük, deniz kenarı, tatil beldesine benziyordu ve yaşam ucuzdu. Kiram 190 euroydu. Tabi elektrik, su, gaz, internet de ödüyordum. Bana verilen aylık miktar yaklaşık 520 euroya denk geliyor günlük 17 euro yani. Bundan kirayı çıkarırsak günlük 11 euroya denk geliyor. Avrupa’da alım gücü ne kadar yüksek olsa da 11 euro heyecanlı gençler için biraz az kalıyor. İtalya’nın Milano, Venedik gibi daha turistik bölgelerine gittiğiniz zaman kira 400-500 euro olup yaşam daha da pahalılaşabiliyor maalesef. Orada geçinmek çok daha zor oluyor. Ben Erasmus’un sonlarına doğru ailemden ekstra 33 Euro istemiştim. Mesela İtalya’da konserde güvenlik görevlisi olarak günlük bir iş bulup 84 euro kazandım. Kendi emeğimle kazandığım ilk paraydı ve beni çok mutlu etmişti. Oradayken online çalışıp para kazanan arkadaşlarım da vardı, garsonluk yapanlar da. Anlayacağınız zor ama imkansız değil. Günümüz Türkiye’sinde çok daha zor olduğunu biliyorum farkındayım. Hislerinizi de anlayabiliyorum. Ama 1. sınıftaysanız daha 3-4 seneniz var diyebilirim. Hem para biriktirmek için hem dilinizi geliştirmek için… Bunu diyorum çünkü ben 5. sınıftayken gittim Erasmus’a. Herhangi bir sene de gidebilirsiniz. Stajda, öğrenime göre daha çok hibe alıyorsunuz. Stajda sürekli ev ve staj yeri arasında git-gel yaptığınız için harcamalarınız da daha az oluyor. Belki öğrenim ve staj arasında bir seçim yapacak olursanız bu bilgi de aklınızda bulunsun!
Hem Erasmus Staj hem de öğrenimi deneyimlemiş biri olarak ikisini de öneriyorum. İkisi birbirinden çok farklı şeyler. Biri daha çok sizi akademik yönde geliştiriyorken diğeri sizi daha çok “dünya insanı” olma yolunda geliştiriyor. Öğrenimde çok daha fazla insanla tanışıyor, daha çok sosyalleşme imkanı buluyorsunuz. Daha çok insan, daha çok dil, daha çok kültür… Ülkeler arasında kıyas yapabiliyorsunuz. Acaba benim okulumda bu sistem olsa nasıl olurdu, diye düşünüp belki de o sistemi fikir olarak okulunuza sunmayı bile düşünebilirsiniz. Benim İtalya’daki eğitim sisteminde en çok şaşırdığım şey sınavlara dört kere girme hakkımızın oluşu ve bu sınavlara kendi seçebildiğimiz (hocaların bize sunduğu) tarihlerde girebiliyor olmaktı. Mezuniyetleri de bizimkilerden çok farklı: Bizdeki gibi herkes aynı anda mezuniyet kutlaması yapmıyor. Mezun olan herkes sevdikleriyle beraber mezuniyetine özel kutlama yapıyor. İtalya’daki mezuniyet olayının ilginç kısmı o gün mezun olacağınız belliyken bitirme tezinizi o gün çağırdığınız kişiler önünde, size mezun olup olamayacağınızı söyleyen bir grup jüri önünde sunuyorsunuz ve daha sonra -zaten önceden belli olan- mezun olma durumunuzu açıklıyorlar. Sonra da akşama kadar mezun olan kişinin planladığı yemek/parti etkinlikleri gerçekleşiyor. Mezun olan kişi de sevdiklerine “mezuniyet hatırası” olarak küçük hediyeler dağıtıyor. Farklı ve güzel bir gelenek bence. Ben sevdim! Stajımı da Erasmus öğrenim için gittiğim üniversitenin Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalında Araştırma Asistanı olarak yaptım. Stajı yapacağınız yeri, ülkeyi, departmanı siz seçiyorsunuz. Ben de daha önceden vize aldığım için İtalya’yı seçtim. Bildiğim bir yerdi ve başka ülkelere ucuza uçabiliyordum. Stajda çeşitli proje çalışmalarına dahil oldum ve mesleki açıdan beni tatmin ettiğini söyleyebilirim. Şirketler için araştırma ve geliştirme çalışmaları yapılıyordu fakat şirket sırrı olduğu için bizimle detay paylaşılmıyordu ancak ben yine de çalışma şartlarından, ortamından, profesörlerden memnundum. Hepsi çok yardımsever, ilgili ve alakalılardı. Ülkemiz hakkında da çok soru soruluyordu. Ben de ülkemizi en iyi şekilde tanıtmaya özen gösterdim. Öğrenim ve stajı karşılaştırdığımda bir öğrenci olarak öğrenim beni daha fazla tatmin etti. Beklentilerimi karşılamaktan öteydi. Çok güzel insanlarla tanıştım. Çok güzel yerler gezdim/gördüm. Ömür boyu süreceğine inandığım dostluklar kurdum. Bunlar benim için her şeyden kıymetli.
Erasmus; elinizde fırsat varken yapılması gereken, yokken fırsat kovalamaya değecek harika bir deneyim. Konfor alanınızdan çıkmanıza değecek. Bana inanın! Umarım bu yazı sizler için faydalı olmuştur. Hayallerinizden vazgeçmeyin! Sevgiler…