Bu söyleşimizde çok özel bir ismi, daha doğrusu mücadele arkadaşımızı ağırlıyoruz. “HPV Aşısı Ücretsiz Olsun” mücadelesini birlikte yürüttüğümüz “Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği”nden Avukat Nilda Baltalı… Kendisiyle birçok kişinin merak ettiği konuları ele alacağız. Öncelikle sevgili Nilda’ya onca işinin arasında bizi kırmayıp zaman ayırdığı için teşekkür ediyor ve söyleşimize geçiyoruz…

Hemen şu soru ile başlayayım: Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’ni kısaca bize tanıtabilir misin?
Derneğimiz geçtiğimiz 10 yıl boyunca çok sayıda kadın cinayeti davasında öldürülen kadınların ailelerinin yanında yer alarak, onlara destek sağlayarak, cinayet kurbanı kadınların ve ailelerinin haklarını savunarak, sanıkların en ağır cezaları alması için davalarda gönüllü olarak çalıştı. Yine onlarca cinsel taciz, cinsel sarkıntılık, cinsel saldırı ve çocuğa yönelik cinsel istismar davalarında mağdur kadın ve çocuklara destek sağlayarak gönüllü olarak bu davalarda vekillik sıfatını üstlendi.
Derneğimize resmi olarak kuruluşunu yaptığımız 07/12/2018 tarihinden bu yana, bu süreçte bize başvuranlara ve onların çocuklarına gönüllü hukuki ve psikolojik destek veriyoruz. Derneğimize başvuran ailelerin cinsel istismar mağduru küçük çocuklarına ve katledilen kadınların geride kalan çocuklarına burs sağlamaya çalışıyoruz. Kısıtlı imkanlarımız çerçevesinde verdiğimiz desteğin onlara moral verdiğini görsek de yetersiz kaldığının bilincindeyiz. Bu nedenle derneğimizin daha fazla güçlenmesine ihtiyacımız var.
Peki neden HPV Aşısı davaları? Sizi bu davalara ve mücadeleye çeken ana motivasyon neydi?
Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği olarak kadınların yaşam hakkını savunurken bu hakkın çok yönlü olduğunu, kadın sağlığını bu denli etkileyen HPV’yi duyurmaya çalıştık çevremizde, zira bundan ve buna bağlı gelişen kanserlerden korunmanın yolu aşı olmak, sizlerin de bildiği gibi. Bizim çağrımız, HPV aşısının ulusal bağışıklama programına dahil edilmesi ve HPV aşısının herkes için ücretsiz olmasının sağlanması oldu. Aşı bursu ile başlayan, Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneğinin hukuk ve farkındalık mücadelesi ile devam eden bu kampanyalar epey ses getirdi.
Boyun Eğmeyen İlaç Emekçileriyle birlikte bu mücadeleyi verirsek kadınları ve çocukları yaşatmaya yönelik verdiğimiz mücadelenin bir başka boyutuna daha değineceğimizi fark ettik.
Çok kıymetli bir çalışma yürüyor yaklaşık 3 senedir ve birçok da kazanım elde edildi bu süreçte. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca birçok defa TBMM’de bu konudaki gelişmeleri aktardığı açıklamalar yapmak durumda kaldı ve birçok davayı da tarihe not düşecek şekilde kazandınız. Hatta birçok kurum ve kişinin de bu davalara ilgi duymasını sağladınız. Biraz bize bu süreci nasıl ördüğünüzden de bahsedebilir misin?
Başlattığımız kampanyaya başta Türk Eczacıları Birliği, Türk Tabipler Birliği ve birçok baromuz olmak üzere ülkemizin birçok kurumundan harika destekler geldi. Bu sağlık hakkı konusu artık topluma mal olmuş bir konudur. Biz bu mücadeleyi bireysel olarak veremeyiz diye düşünüyoruz. Bu nedenle farkındalık muazzam derecede önemlidir. Aşı bedelini kendi karşılayan arkadaşlarımızla beraber bu bedelin kendilerine iadesini talep ettik. Ülkemizde bu hedefle bir adım attık. Virüsten %100 oranında koruyan HPV aşısının ücretsiz aşı takvimine alınmasını talep ediyoruz. HPV aşısının ücretsiz olması eşit ve parasız sağlık hakkımızın, güvenli ve özgür bir cinsel yaşamın gereğidir. Çabamız, yaşam hakkı mücadelemizin bir parçasıdır. Aşımızı istiyoruz. Eşitlik ve özgürlük için mücadele ediyoruz.
Yani bu davalar aslında meşruiyet göstergesi, aşıların ulusal aşı takvimine neden alınması gerektiğinin gerekçelerini gün yüzüne çıkarma uğraşıydı. HPV aşısının ücretsiz olması mücadelesinin de gündemden düşmemesini sağlayan davalardı. Peki size göre mücadelenin hangi aşamasındayız? Siz de yakın zamanda bu aşı hakkını yurttaşlarımıza kazandırabileceğimiz inancını besliyor musunuz?
Elbette, eğer mücadele edersek kazanabileceğimizden eminiz. Nitekim Sağlık Bakanı’nın Boyun Eğmeyen İlaç Emekçileri sayesinde bu mücadeleyi görmüş ve yanıt üretmek zorunda kalmış olması önemli bir kazanımdır. Ancak bu kazanım bize yetmez. Çünkü daha yolun başındayız. Devam etmemiz gerekiyor. Ta ki ülke genelinde HPV aşısı ücretsiz oluncaya dek. Bu nedenle kazanımlarımız sayesinde HPV aşı hakkının ücretsiz olacağına inancımız tam.
Gelelim biraz da herkesin bizlere de sorduğu o meşhur soruya: HPV aşısını kendi parasıyla alıp uygulatan birisi SGK’den parasını nasıl geri alabilir?
HPV aşısı olmuş bir kişi, kadın doğum uzmanına danıştığında rahim ağzı kanserine yakalanmamak ve Human Papilloma Virüsü (HPV) ne karşı direnç gösterebilmek adına bu aşıyı olması gerektiğinin bildirildiğini belirterek aşı için ödenen bedellerin Sosyal Güvenlik Kurumundan alınmasını talep edebilir. Rahim ağzı kanserinin önlenmesi için tedavi yönteminin HPV aşısı olduğu, davacının doktorunun önermiş olduğu şekilde belirli periyotlarda alınmış olan toplam 3 doz aşının bedellerinin ödenmesi talebi ile Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına başvurarak yazılı talepte bulunabilir, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının, talebi yazılı olarak reddetmesi üzerine “alacak davası” açabilir.
Dava süreci tam olarak nasıl işliyor?
Öncelikle belirtmek gerekir ki rahim ağzı kanseri aşı sayesinde önlenebilen öldürücü bir hastalıktır. Ancak aşıya erişimin ücretli ve pahalı olması nedeniyle birçok kadın rahim ağzı kanserinden dolayı yaşamını yitirmektedir. Her ne kadar Sosyal Güvenlik Kurumu, “Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) nde bedeli ödenecek ilaçlar listesinde HPV aşısı olan Gardasil isimli ilacın yer almadığından” bahisle başvuru dilekçelerini reddetmekteyse de söz konusu tebliğin Anayasa’ya aykırı olamayacağı açıktır.
5510 sayılı kanun gereğince yayınlanan SUT, hak sahiplerinin kurum tarafından karşılanacak yardımlarının içeriğinin ve kapsamının belirlenmesini sağlamaktadır. Bu yardımların kapsamı dönem dönem değişmekte, bazı hastalıklara ödenecek ilaçların bedeli SUT’a eklenip çıkarılabilmektedir. Buna göre bilimsel verilerle ve toplumun sağlığının korunması ilkesiyle hazırlandığı iddia edilen tebliğde kadınlarda ölümle sonuçlanan rahim ağzı kanserinin önlenmesini mümkün kılan HPV aşısının yer almamasının bir izahı yoktur.

Ücretsiz, eşit ve bilimsel sağlık hakkı kaynağını, Anayasa’nın değiştirilmez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez ilkeleri arasında yer olan sosyal devlet ilkesinden almaktadır. Sosyal devlet yurttaşlarının sağlık hakkı başta olmak üzere tüm sosyal ihtiyaçlarını karşılayan devlettir.
Kadınlarda en yaygın olarak görülen kanser türü olan meme kanserinin ardından ikinci sırada rahim ağzı kanseri gelir. Dolayısıyla HPV aşısının ulusal aşı programına dahil edilerek 9 yaşından itibaren çocuklara uygulanması durumunda, kadınlar için öldürücü bir kanser türüne karşı önlem almak ve toplum sağlığını korumak mümkündür.
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından sigortalı hastalara sağlanacak tedavi edici ve koruyucu hizmetler, bu hizmetlerin niteliklerine ilişkin uluslararası ve ulusal mevzuat dava konusu aşının bedelinin davalı kurum tarafından karşılanmasının devletin bir yükümlülüğü olduğuna dayanak teşkil etmektedir.
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun’ nun “Finansmanı Sağlanan Sağlık Hizmetleri ve Süresi” başlıklı 62.maddesi ve 63/f bendi buna işaret etmektedir.
“ MADDE 62- Bu Kanun gereğince genel sağlık sigortasından sağlanacak sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanmak, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler için bir hak, Kurum için ise bu hizmet ve hakların finansmanını sağlamak bir yükümlülüktür.”
Sağlık hakkı ayrıca ayrımcılık yasağı, özel ve aile hayatına saygı hakkı gibi haklarla bağlantılı olarak da yorumlanmalıdır.
Ana ilke, Anayasa ‘da ifadesini bulan sosyal devlet ilkesi olup devlet vatandaşlarının sosyal ihtiyaçlarını gidermek zorundadır. Sağlık hakkı bu genel tanım içerisinde yer alır ve mümkün mertebe ekonomik koşullar elverdiğince çalışanlardan ve hak sahiplerinden çalışma hayatı boyunca prim alan devletin en geniş manada hak sahiplerinin sağlık ihtiyaçlarını karşılaması, toplum sağlığını koruyucu tedbirleri alması Anayasa’nın amir hükmüdür. Anayasa’nın amir hükmü gereği, toplum sağlığını koruyucu tedbirlerin en geniş manada uygulanması gerekir. Burada sınırlandırıcı hükümler getirmek Anayasa’ya aykırı olduğu gibi toplum salığına da tehdit edici sonuçlar doğurur.
HPV aşısı hakkındaki bilimsel raporlamalar ortaya koymaktadır ki davaya konu aşının uygulanması bu hastalığın neredeyse yüzde 100 önlenmesine neden olmaktadır. Bu itibarla kurumun bu aşının bedelini ödemesi, sonradan bu hastalığa yakalanarak kanser tedavisi gibi pahalı bir tedavi ve masraflarla karşılaşmaya tercih edilmelidir. Toplum sağlığı ve insan hayatı her türlü olumsuz değerlendirmenin üzerinde tutulmalıdır. Sonradan rahim ağzı kanserine yakalanan hak sahiplerine tedavi için çok yüksek oranlarda sağlık yardımı yapılmasındansa bu uygulamanın aşı düzeyinde masrafları karşılanarak hastalığın önüne geçilmesi toplum yararına olduğu gibi kurumun da yararındadır. Bu nedenle açılacak “alacak davası” haklı görülerek ve varsa ödenmiş katkı bedeli dışındaki kısmın kurumdan tahsili isteğinin kabulü gerekir.
Özetlemek gerekirse davacı tarafından ödenmiş olan ilaç bedeli karşılığı olarak toplam 3 aşının maliyeti olan aşı bedelinin fiş tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı kurum olan Sosyal Güvenlik Kurumundan talep edilmesi mümkündür.
Tüm bu detaylı bilgilendirmelerin için teşekkür ederiz. Son olarak şunu da sormak istiyorum, Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneğinin çalışmalarına destek olmak ve katkı koymak için okuyucularımız neler yapabilirler?
Derneğimize bağış yaparak güçlenmemizi sağlayabilirler. Derneğimize verilen güç çoğaldıkça ülkemizde kadına yönelik şiddet, çocuklara karşı istismar azalacak. Gericilik kan kaybedecek, biz kazanacağız, yaşayacağız, hakkımız olan dünyayı kuracağız ve onlar kaybedecek.
Gücümüze güç verdiğinizde çocuklarımızı ve kadınlarımızı bir gün değil, her gün korumak için başlattığımız mücadelenin bizleri, karanlığı yırtarak aydınlığa ulaştıracağına inanıyoruz.
Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneğine buraya tıklayarak bağışta bulunabilirsiniz.