Geçtiğimiz günlerde ikinci ve yardımcı eczacı çalıştırması zorunlu eczaneler için belirlenen yeni hasılat tutarları açıklandı. Eşzamanlı olarak eczacılık fakülteleri 2024 yılı mezunlarını vermeye başladı, Ağustos itibariyle bu mezunların çoğu yardımcı eczacılık yapacakları bir yer arayacaklar.
Geçen yıl mezun olup aynı döngüyü yaşamış bir yardımcı eczacı olarak, geçen yılın hasılat tutarlarının istihdam edilmek için zaten yeterince zorlayıcı olduğunu bizzat söyleyebilirim. Şimdi açıklanan bu tutarlar ise yeni mezunlar için çalışacakları bir eczane bulma şansını zordan imkansız bir duruma doğru sürükleyecek.
2013 yılıyla başlayan ve akabinde yapılan yasal düzenlemelerde maalesef yeni mezunlar olarak tutunabileceğimiz bir yer göremiyoruz. Bizi çıkmazda bırakan bu düzenlemelerin hepsi ayrı başlıklarda tartışılabilir. İçlerinde özellikle yardımcı eczacılık uygulaması mevcut durumuyla büyük bir sorun haline dönüştü.
Yeni açıklanan ciro tutarlarını ele alırsak büyükşehir olmayan şehirlerde yardımcı eczacılık yapacak bir eczane bulmak imkansız hale geldi. Mezun olan her eczacının eczane açabilmek için yardımcı eczacılık yapması zorunluyken, istihdam kısmına gelince zorunluluğun yalnızca yıllık 14 milyon TL ciro yapan eczanelerle sınırlı tutulması ne kadar adil? Biz bu zorunlu süreyi nerede tamamlayacağız?
Diyelim ki çalışacak bir eczane bulduk, peki ya çalışma koşullarımız?
Yardımcı ve ikinci eczacılar olarak çoğumuz yasal maaşları almadan, haftalık mesai saatini aşarak ve öğle molası bile yapmadan çalışıyoruz.
Özellikle küçük şehirlerde birçok arkadaşımız maaş bile alamıyor, üstüne kendi sigorta ücretini ödeyerek yardımcı eczacılık zorunluluğunu tamamlamaya çalışıyor.
İkinci eczacı olarak istihdam edilmek ise neredeyse imkansız. Eczane açmak için gereken koşullar çoğumuz için ulaşılamazken, başkalarının eczanelerinde çalışmaya da yönelemiyoruz çünkü eczanelerin çoğu bu maliyeti karşılayamıyor. Güncel durumda ikinci eczacı çalıştırma zorunluluğu için gereken yıllık hasılat en az 30 milyon TL. Bizlere kalan seçenek ise işsiz kalmak ya da belirlenmiş yasal maaş tutarının altındaki maaşlara çalışmaya razı olmak.
Suç eczacıların değil!
Eczanelerin ekonomik koşulları her geçen gün kötüleşiyor ve yasal şartları karşılayarak yardımcı ve ikinci eczacı çalıştırmak birçok eczane için büyük bir maliyet oluyor. Fakat bunun çözümü eczacı çalıştırma zorunluluğunu getiren ciro miktarını yukarıya çekmek olmadığı gibi bu durumun suçlusu da ekonomik krizin içinde mezun olan eczacılar değil.
Genç eczacılar olarak bu sorunları ifade ettiğimizde yaşça büyüğümüz olan çoğu meslektaşımızdan “Herkes serbest eczacılık yapmasın, sektörün farklı alanlarına yönelin” ya da “Siz bu bölümü tercih ederken bu yasaları biliyordunuz” gibi cevaplar alıyoruz.
“Bizler kontrolsüzce açılan fakültelere rağmen istihdamın artırılamadığı kısır bir döngünün içerisinde,
elinde diplomasıyla ortada kalan eczacılarız. “
Farklı sektörlere yönelin demek kolay; aynı sıralarda dirsek çürütüp aynı diplomayı alan biz genç eczacıların, sadece sizlerden sonra mezun olduğumuz için eczane açma hayali kurma hakkımız yok mu?
Peki farklı sektörler kucak açmış bizi mi bekliyor? Hastane kuralarına binlerce eczacı başvuruyor, açılan kadro sayısı başvuran kişi sayısının yanına bile yaklaşamıyor.
İlaç endüstrisi neredeyse Marmara Bölgesi’yle sınırlı ve eczacı istihdamı orada da maliyetli görülüyor.
Akademide yılda kaç kişiye kadro açılacağı belirsiz.
Mezuniyet sonrası hepimiz bu gerçeklerle yüzleşerek, hayaller kurarak seçtiğimiz mesleğimizden pişmanlık duyuyoruz.
Tüm meslektaşlarımızdan öncelikli dileğimiz gençler olarak içinde bulunduğumuz zorlu koşulları anlamaları ve bize söz hakkı tanımaları. Daha kendi meslektaşlarımız tarafından anlaşılamazsak hep birlikte dışarıdan talep edeceğimiz meslek haklarımız için hiç şansımız olmayacak. Bizler genç eczacılar olarak bu sorunlara çözüm önerileri sunuyoruz, ancak bizi dinleyecek kimseyi bulamıyoruz. Bu noktada sorumluluk en çok meslek örgütü ve meslek odalarındaki meslektaşlarımıza düşüyor.
Bizleri duymanız dileğiyle…