Geçtiğimiz günlerde platformumuzda kaleme aldığım bir yazı ile son zamanlarda eczanelere gelen kimi ilaçların miadının tükenmesine kısa süre kaldığını, ancak en az iki yıldır bu ilaçların zam beklentisiyle bir şekilde eczaneler dışında bir yerlerde saklanarak hastaların erişiminden kaçırıldığını ve şimdi miadı bitip çöp olacağı korkusuyla kampanyalar uygulanarak eczanelere satılmaya çalışıldığını anlatmıştım.
Bugün ise benzer saiklerle yine geçtiğimiz aylarda eczanelerin bulmakta zorlandıkları insülin içeren soğuk zincire tabi ilaçların eczanelere satılma istencine dair bir deneyimi aktaracağım. Bunları anlatıyoruz ki, bilinsin ilaç yoklukları olduğunda sorunu yaratan kaynakların güdüleri… Bir daha birileri topu algı yaratarak eczacılara atmaya kalkarsalar hadlerini bilsin istiyoruz.

Dün mesainin bitimine yakın, bir ulusal ecza deposu çalışanından Novo Nordisk ilaç firmasında yangın çıktığı ve bu sebeple bu ilaç firmasının ürettiği insülinlerin temininde sıkıntı yaşanabileceği, bu nedenle de hastaların mağduriyet yaşamaması için(!) bu insülinlerden sipariş vermemizin önemine dair bir bilgi mesajı geldi. Mesajı okuduğumda “Acaba büyük bir kriz mi yaşanacak ilaç temininde?” diye düşündüm kısa bir süre. Bir saat sonra ise başka bir ulusal ecza deposundan aynı mesajı aldım. “Durum gerçekten ciddi sanırım!” diye düşündüm. Sonrasında haberin detaylarına erişmek için Google’da arama yaptım. Ne olduğu belirsiz birkaç Türkçe site dışında habere dair herhangi bir bilgiye ulaşamadım. Sonrasında uluslararası haber ajanslarında ararken Reuters’ta ilgili haberi buldum. Reuters’ın iki gün önce yayımlanan haberinde aktarılan bilgilerde Novo Nordisk’in Danimarka’daki ofisinde çarşamba günü çıkan yangının kontrol altına alındığı Kopenhag itfaiye sözcüsüne dayandırılarak dile getiriliyordu. Yani yangın bir fabrikada değil ilaç firmasının bir ofisinde yaşanmıştı! Ecza depolarından gelen mesajlarda adı geçen insülinlerin tedariğini aksatacak bir sorun teşkil etmeyeceği açıktı. Daha ileri giderek Türk Eczacıları Birliği’nin geliştirdiği TEBRP uygulamasından ilgili ilaçların prospektüslerini taradım. Prospektüs bilgilerinin içerisinde ilaçların üretim yerleri de yazar. Adı geçen bu insülinlerden üç tanesinin Brezilya’da, bir tanesininse Fransa’da üretildiği bilgisine ulaştım. Yani basit bir araştırma ile ecza depolarından eczacılara gelen, eczacıların ilaçları sipariş etmelerini telkin eden bu mesajların gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkıyordu.


Peki neden eczacılara bu asılsız mesajlar atıldı farklı ecza depolarından aynı anda?
Geçtiğimiz aylarda hastalarımıza bulabilmek için aylarca çaba gösterdiğimiz bu insülinler şimdi neden bu kadar satılmak isteniyor?
Zam beklentisinin sönümlendiği günlerde bu şirketler tarafından üzerinden kar elde edilen metalar haline dönüşmüş ancak diyabet hastaları için yokluğunun yaşamla ödenebileceği insülinlerin paraya dönüşmesi gerekiyordu sanırım.
İçinde yaşadığımız düzen her şeyi çürütüyor maalesef.
Bu tarz olaylarla karşılaştıkça canım sıkılıyor. “Bir ben mi dert ediyorum bu olanları?” diye düşünüyorum bazen.
Yaşama benzer yerlerden bakan eczacı dostlarımla paylaşırken bu yaşananları, Diyarbakır’dan bir meslektaşım bağlamasıyla bir türküyü seslendirdiği bir video yolladı. Türkünün bir yerinde şunu duyunca ferahladım:
“Baktım, dört köşeyi seyran eyledim
Bir ben değil, cümle alem perişan…”
Halkın sağlığını elinde oyuncak etmeye çalışanlara karşı tek değiliz, birlikte dertlenip birlikte düzeltiriz bu perişanlığı.
Kanıksamamakla başlıyor her şey, sonra elbet çomak sokulur doğru yere, bir araya geldikçe…