Her yıl 14 Mayıs Eczacılık Günü’ne dair ülkemizde meslek odalarımız tarafından etkinlikler düzenleniyor. Bu etkinlikler, çeşitli eğitimler ve eğlenceler içerirken meslektaşların bir araya gelmesini, kaynaşmasını ve mesleğe dair sorunların konuşulmasını amaçlıyor. Mesleğimize dair böylesi anlamlı bir günün olması çok kıymetli, bu sebeple tüm meslektaşlarımızın 14 Mayıs Eczacılık Günü ve Bilimsel Eczacılığımızın 185. Yılı kutlu olsun.


Olsun da, iğneyi biraz kendimize batırma vakti gelmedi mi?
İlaç firmaları sponsorluğunda, bu firmaların ürünleri üzerinden gıda takviyelerinin faydalarını dinlediğimiz, satmak için ezberlememiz istenen “bilgileri” bilimsel kabul ettiğimiz, türlü şarlatanlıkların cirit atmasını seyrettiğimiz bir bilimsel eczacılık gününe daha hoş geldik(!)
Mesleğin ekonomik çıkmazlarına karşı daha çok satış yapmayı, ilaç dışı ürünlere yönelmeyi tavsiye ve hatta dikte eden, bilimsel olarak faydasızlığı defalarca kanıtlanmış homeopati gibi tedavileri önümüze derman diye sunan anlayışta bir sorun yok mu? Bilimsel eczacılığın kutlandığı bu günde ürün tanıtımı, eczane dizaynı, tezgah üstü (OTC) satış eğitimi, “okey partisinden kısır gününe” türlü etkinliklerin afişleri eczacı odalarının panolarını süslerken meslek hakkının*, serbest eczane eczacısı dışındaki eczacıların sorunlarının, halk sağlığını önceleyen gündemlerin çok çok geride kaldığı bir koşuşturmada kayboluyoruz. Gemisini kurtaranın kaptan olduğu, gerçeği söylemenin utandırıcı bulunduğu bu postmodern çağda eczacı odalarımızın yaptığı bazı etkinliklerle bu değirmene su taşıdığını üzülerek görüyoruz.
14 Mayıs Eczacılık Günü’nde dikkatinize sunmak için derlediğimiz, yıl içinde meslek odalarımızda yapılan ve hiç de bilimsel içerikli olmayan etkinliklere ve içeriklerine ilgili görsellerden bakabilirsiniz.
Meslek içi eğitim adı altında bilimsel olmayan sahtebilim zırvalarına, bizzat meslek odaları tarafından prim veriliyor maalesef… Üstelik meslek odalarının görevlerinden biri de bu zırvalarla mücadele etmekken hem de… Sonra birileri bize “raftan ilacı alıp vermek dışında ne yapıyorsunuz” dediğinde kızıyoruz. Mesleğin itibarı meslek odaları eliyle, akademiye sızan sahtebilim savunucuları eliyle, bunlara göz yumanların sorumluluğuyla yerlere düşüyor.
Eczacılar bilimine ve akademisine ne kadar sahip çıkıyor?


14 Mayıs 1839 tarihinde “Mektebi Tıbbiye-i Adliye-i Şahane”ye bağlı olarak eczacılık mesleğine yönelik eğitim vermek üzere bir sınıf açılmıştı. Her yıl, akademik eğitimin başladığı 14 Mayıs tarihi, Eczacılık Günü olarak kutlanıyor bu sebeple. Peki eczacılar bilimine ve akademisine ne kadar sahip çıkıyor? Bir mesleğin gününün kutlamak o mesleğin hakkını vererek olur; şarlatanların maval okumasına fırsat vererek ya da “partileyerek” değil. Maalesef ülkemizde meslek örgütleri de akademinin önemli bir bölümü de, takındıkları tutum itibarıyla, 14 Mayıs’ı kutlamanın hakkını vermekten çok uzak bir görüntü veriyor.
Meslek onuru için…
Eczaneme gelen çok sevdiğim ve bana çok şey katmış olan ilkokul öğretmenim gittikleri kaplıca tatilinde kendilerine kokulu yağlar satmaya çalışan ve eczacı olduklarını söyleyen bir çiftten bahsetmiş ve rahatsız olduklarını söylemişti. Meslektaşlarım adına çok utanmıştım. Meslek güvenilirliğimizi ekonomik kaygılarla azaltacak işler yapan azımsanmayacak sayıda insan, pek çok meslektaşımız var. Bu insanlar yaptıklarının insanlık adına iyilik olduğunu canhıraş savunarak bir de manipülasyon yapıyorlar. İkili tartışmalarda asla ikna edilemeyen bu güruh arkasına aldıkları yasal boşluk (hatta yasal teşvik) ve gericiliğin ön açtığı pazarın etkisi ile ikna edebildiklerine ürünlerini satmaya devam ederken, meslek ahlakını çiğniyor ve toplumu akılcı düşünceden, doğru tedaviden uzaklaştırıyor.
Bizler sadece ilaç satan değil, bulunduğumuz mahallelerimizde toplumun en yakın gözlemcisi, müdahalecisi, hastayı doğru tedaviye yönlendiren birinci basamak sağlık danışmanları olduğumuzu düşünüyorsak bu tezgahlanan işlere de “artık dur” demesini bilmemiz gerekir.
Safsata olduğu bilim camiası tarafından kabul edilmiş olan ama odalarımızda çeşitli sebeplerle yer bulan bu etkinlik içeriklerinin bilimsel eczacılığa hiç yakışmadığını ve tavizsiz bir şekilde eleştirilmesi gerektiğini buradan da söylemeliyim. Sağlık alanındaki bu bilimdışı furyanın aşı karşıtlığından reçeteli ilaç karşıtlığına kadar varmasından, insanların en temel sağlık hakkından mahrum kalmasından eczacıya olan güvenin sarsılmasına kadar pek olumsuz sonucu olduğu defalarca konuşuldu. Israrla akılcı düşünceden uzak duran ya da günün getirdiklerine daha çok önem veren meslektaşlarımız için yaptırım uygulanması yolunda adımlar atılmalı, meslek yasası buna dair güncellenmelidir.
14 Mayıs Eczacılık Günü’müzü tekrar kutlarken mesleğine sahip çıkan eczacıları tarikatlaşmış sahtebilimcilere karşı mesleğini koruması için göreve davet ediyorum.