1928 tarihli 1262 sayılı ilacın temel yasası, çınar ağacı olan yasayı; ilaçta reklama izin veren düzenleme ile 1996 ‘da Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna delmek istedi. İzin vermedik, mahkemeden döndü.
Sonra ilaç tekelleri, 1262 sayılı yasa gereği ilacı Sağlık Bakanlığı’ndan ruhsat alma zorunluluğundan kurtarmak için birçok ilacın gıda diye bir tek A4 kağıdına sığacak dilekçe ile kontrolsüz, analizsiz satışına izin verecek formülü buldu…
Gıda ve Tarım Bakanlığı ilaçlara gıda diyerek çok kolayca ruhsat vermeye başladı.
Sonra bu işi çok sevdiler ve gittikçe çeşitli adlar altında ilacı, “ilaç münhasıran eczanede satılır” yani “ilaç sadece eczanede satılır” yasal korumasından çıkarıp her yerde sattılar. Hatta daha da ileri giderek Sağlık Bakanlığı ruhsatı olanları bile bu gıda furyasının yarattığı ortamı kullanarak bakkalda, markette, benzincide satmaya başladılar.
Bu işler için ecza depolarını ve tüccarlıkta uzman eczane sahiplerini de kullandıkları iddiaları dillendirildi.
Yetmedi pandemi bahane edilerek zaten başlamış olan internet satışları ile eczane dışı satışlar tavan yaptı.
İnternet satışına bizim meslektaşlar da balıklama dalınca fırsat bu fırsat deyip araya komisyoncular da girerek eczaneden evlere servisler başladı.
Şimdi ilaç tekelleri sağlık bakanlığından da kolayca zahmetsizce ruhsat almayı kotardılar. TEİS dışında eczacı meslek örgütlerinin gıkı çıkmadı.
Eloğlu faz çalışmasındaki ilacı getirir ruhsatı alır ve bizleri bedava denek yapabilir. Faz çalışması için cebinden para ödemek yerine üstelik satarak para kazanır. Buna bakanlık izin vermez, o kadar da değil diyebilir miyiz?
Ve daha etken madde eksikliği gibi, iyi üretim koşulları eksikliği gibi halk sağlığı açısından birçok sakıncaları olacağı da öngörülebilir.
Meslek örgütleri Lions kulüpleri gibi faaliyet içindeler. Yemek, pasta tarifleri, nefes koçları ve en berbatı alternatif tıp diye üfürükçülükle, nefesi kuvvetli cami hocası gibi ikna ve inanç yoluyla tedavi etme iddiasında olan sıfır derecesinde ilaçsız suyu satarak ciddi paralar kazanan (1 çay kasığı ilacı Marmara denizi büyüklüğünde suda seyreltip şifa diye satmaları en çarpıcı örnektir, benzetmedir) homeopatları düzenledikleri toplantılarda konuşturmanın peşindeler.
İktidarın sağlık politikasına teslim olmuşlar olarak eksen kayması yaşıyor çoğu meslek örgütü…
Toplum karşısına para endeksli olarak çıkmakla hak kazancı yapılamıyor maalesef…
1262 sayılı toplumcu, sağlıklı yaşam felsefesi olan temel ilaç yasası değişiyor.
Tık yok bir örgüt harici…
Sonra zamdı, kur sabitti, İFK idi vb. para kökenli ne konuşursan boşlukta kalır.
Felsefesi olan toplumu da eczacıyı da kuşatan devletin hazinesini de koruyacak projelerle, ayaklar yere sağlam basacak ki kamuoyu inanıp seni takip etsin.
Ama Lions kulübü gibi faaliyetler yapanlar, battık deyip lüks yaşam yaşayanlar toplum önünde inandırıcılığımızı azaltıyorlar.
Toplumu ve toplumsal sağlığı önceleyerek bilfiil hizmet üreten geçim derdinde olan eczacılardan yana tavır alarak projelerle meslek ve meslek hakkı ve toplum sağlığı, ilaç, eczacılık mücadelesi verilir.