Deprem sırasında İzmir’deydim, yanımdaki binaların yıkıldığını gözlerimle gördüğüm İzmir depreminden neredeyse üç yıl sonra yine hazırlıksızdık. O dönem yaralarımızı birlikte sardığımızdan anlamıştım kurtuluşun da bizde, dayanışmada olduğunu. Balkonumun baktığı ve komşularımı kaybettiğim binanın boş yerine bakarken küçük bir alanda etkisini gösteren İzmir depreminin bile etkileri ve mağduriyeti hala yaşanırken bu kadar büyük bir afeti nasıl atlatacağımızı düşündüm. Bunun ancak toplumsal bir dayanışmayla yapılabileceğini biliyordum. Yapılabilecek ilk şey ihtiyaçları belirleyip bölgeye gitmekti ki tam olarak öyle yaptık. Eksik olduğunu öğrendiğimiz ve bulabildiğimiz ilaçları alıp eczacı arkadaşımla birlikte kendimizi Hatay/Defne’deki sahra eczanesinde bulduk.
Haberlerde, internette gördüklerimizin bölgeye vardığımızda bize ne kadar sansürlü aktarıldığını fark ettim. Peki gerçekler nasıldı ve orada kimler vardı?
Armutlu’da enkazların tam ortasında, halk tarafından kurulan bir dayanışma merkezi ve bölge halkına yardım etmek için çırpınan bir sürü gönüllü…
Eczacılar tarafından gönderilen ilaçlarla hizmet verilen; gönüllü eczacıların, eczacılık öğrencileri ve eczane teknisyenlerinin canla başla 7/24 çalıştığı bir sahra eczanesi…
Buz gibi bir hava, enkazdan ses alıp bir kişi daha kurtarabilir miyiz diye çabalayan gönüllüler, madenciler ve binbir duyguyla haber bekleyen insanlar…
Hijyen yoktu, İlaç Emekçileri’nin yaptığı kuru şampuanlar vardı. Uyuz ilacı yoktu, zorlu şartlarda majistral yapan ve çare arayan eczacılar vardı. Erzak dağıtan, yemek veren kızıl önlüklüler vardı. Enkazdan çıkabilenlere yardım etmek için gelen gönüllü doktorlar vardı. İhtiyaçları temin eden STK’lar ve gönüllü vatandaşlar vardı. Güvenliğimizi sağlayan askerler vardı. Yani anlayacağınız orada halk vardı.
Ve…
Jeneratörleri kapatıp umutla cevap beklediğimiz o soru vardı:
‘’Sesimi duyan var mı?’’
Evet, kolektif bir düşünceyle dayanışma içinde olan ve elinden gelen her şeyi yapan gönüllülerimiz var ama toplumca sormayı bırakmamamız gereken bir soru da var; buna gerek olmalı mıydı? Önlem ve hazırlık neden yoktu?
Orada yaşanan hisleri tarif etmeye edebi bilgim yetmez belki ama sanıyorum ki eczacı kimliğinden bakış açımı yansıtabilirim. Birkaç ay içinde diplomasını alacak ve mesleğiyle/meslektaşlarıyla onur duyan bir eczacı adayı olarak sahra eczanesinde; birinci basamak sağlık hizmeti personeli olarak halk sağlığındaki yerimizi, afet durumlarında da insanlara mesleki bilgilerimizle nasıl yardım edebileceğimizi göz ardı etmememiz gerektiğini ve mesleğimizin kıymetini, ilaç hizmeti sunduğumuz bölge halkının teşekkürlerinde gördüm. Meslek hayatımın en anlamlı stajını yaptığım sahra eczanesinde çok büyük emekleri olan ve ilk günden itibaren bölge halkının ilaca erişimini sağlamak için tüm imkanlarını seferber eden meslek büyüklerime bize yol gösterici oldukları için bu yazı vasıtasıyla teşekkür etmek istiyorum.
Kaybımız ve acımız çok büyük. Depremde kaybettiğimiz tüm vatandaşlarımızın yakınlarına sabır diliyor ve fakülteden sınıf arkadaşım Fedva Ela Güleryüz’ü sevgi ve özlemle anıyorum.
Bir daha böyle bir afet yaşamamak ama yine de ülkece hep hazırlıklı olabilmek dileğiyle…
Sevgiyle, dayanışmayla kalın.