İLAÇ EMEÇİLERİ: Öncelikle 6 Şubat depremlerindeki kayıplarınız için baş sağlığı diliyoruz ve geçmiş olsun diyoruz. Yardımcı eczacılık yapabilecek bir eczane bulmak normalde de zorken deprem sizi bu anlamda nasıl etkiledi? Neler hissettiniz, o günlere dair neler söylemek istersiniz?
Ecz. Demet Kahiloğulları: Eczacılık Fakültesi’nden 2023’ün Ocak ayında mezun oldum. Memleketim Hatay’a döndükten kısa bir süre sonra deprem gerçekleşti. Bu süreçte bir süre gönüllü sağlık çalışanı olarak sahada görev aldım. Sonrasında baş gösteren ekonomik nedenlerden ötürü birçok yeni mezun meslektaşımın yaşadığı sorunları ben de yaşadım.
Ecz. Zeynep Defne Çimen: Geçtiğimiz sene lisans eğitimimin sonuna, stajıma başlayacağım döneme denk gelen deprem, yalnızca yaşandığı bölgeleri alt üst etmekle kalmadı. Hayatın içinde kendimizi üretebileceğimiz tüm alanlara müthiş hasar verdi. Mezuniyetine sadece birkaç ay kalmış sayısız insan için belki de geleceğe dair kurulmuş tüm planlar ve hayaller bir daha gerçekleşmemek üzere yarım kaldı. Böyle bir gerçeklikte mezun olan sayısız gençten biri olarak, halk sağlığı için önemli bir yere sahip olan eczacılık mesleğine mensup olmanın ne demek olduğunu daha iyi anladım. Bunda deprem sürecinde bölgede kurulan İlaç Emekçileri Dayanışmasının çok büyük payı vardı. Öncesinde HPV aşısı dayanışması ile parçası olduğum bu kollektif, mezun olmama sayılı günler kala yaşanan bu felaketten mesleğim adına umutla çıkabilmem için bir ışık oldu.
İLAÇ EMEÇİLERİ: Depremden etkilenen şehirlerde özellikle de Hatay’da pek çok eczanenin hasar gördüğünü ve ekonomik zorluklarla boğuştuğunu biliyoruz. Şartlar bu kadar zorken Hatay’da yardımcı eczacılık yapabilecek bir eczane bulabildiniz mi?
D.K. : Depremden sonra çoğu kişinin en çok ihtiyaç duyduğu şeylerden biri iş sahibi olmaktı. Böylece hem ailemize hem çevremize destek olacak hem de biraz olsun meşgul olabilecektik. Hepimiz olduğumuz yere emek vererek gelmiş insanlardık ve mezun olurken bir yemin ettik. Ettiğimiz yeminde meslektaşlar olarak birbirimize destek olacağımızı söyledik. Biz yardımcı eczacılar olarak maalesef yalnız bırakıldık. Çoğumuzun bir işi varken bir andan mücbir sebepten dolayı işsiz kaldık. Çadırda da olsa konteynırda da olsa hepimiz elimizi taşın altına koymak için hazırdık. Kimimiz kapı kapı gezip iş aradı. Kimimiz şehir değiştirmek zorunda kaldı. Başka şehirlere gidip kazandığımız parayı kiraya verdik. Tek isteğimiz işimizi yapmaktı. Aylarca sesimizi duyurmaya çalıştık, hala da çoğumuz hâlâ iş arıyoruz. Ve düzenimiz oturmadı. Eczanelerin yardımcı eczacı alma zorunluluğunu kaldırıp, yardımcı eczacıları düşünmemek… Biz hem normal bir zamanda dahi yardımcı eczacı istihdam etmeyen eczacıları ve işsizliğe zorlanmış olmanın mantığını anlamaya çalışıyoruz.
Z.D.Ç.: Depremin üzerinden bir yıl geçmiş olmasına rağmen yuvarlak hesapla Hatay özelinde deprem öncesinde faaliyette olan eczanelerin henüz yarısı çalışmaya başladı. Bu sayının çok küçük bir kısmı betonarme binalarda işlemekte. Geçtiğimiz günlerde, bölgede doksan civarında eczanenin konteynerda hizmet verdiği bilgisine eriştim. Bu, mezun olduğumda depremden önce ailemin yaşadığı Antakya’ya dönerek mesleğimi orada icra etmekten neden çaresizce vazgeçtiğimin sebeplerinden biri. Büyükşehirlerde bile yardımcı eczacılığa başlarken eczane bulma süreci tanıdıklar üzerinden yürürken deprem bölgesine dönmenin orada yaşayan herkes için ne anlama geldiği açık: Büyük bir çıkışsızlık.
Yardımcı eczacıların sorunları
İLAÇ EMEÇİLERİ: Yardımcı eczacılık yapabileceğiniz bir eczaneyi rahatlıkla bulabilseydiniz, sizin için sıkıntılar çözülmüş olacak mıydı? Yeni mezun bir eczacının hayata atıldığı ilk süreçte başka ne gibi problemleri oluyor?
D.K.: Elbette yaşanan bu problemin tek sorumlusunu eczacıları ya da yardımcı eczacılığın imkansızlıkları olarak görmüyoruz. Yaşanan derin ekonomik krizden ötürü düşen kâr marjının payı çok büyük. Tüm bunların yanında bize sunulan hastane eczacılığı “imkanının” açılan kadroları ve başvuran sayılarındaki orantısızlığı düşününce, bir hayalden öteye gitmeyeceğini söylemek çok da zor değil. Ayrıca sorun yardımcı eczacılıkla ilgili değil. Özellikle çiftçi, emekçi bir ailenin çocuğu olarak diyebilirim ki sonrası günlük gülistanlık değil. Eczane açma fikri ufukta bir hayal olarak kalıyor. Tabii bir de yaşadığımız travmadan ötürü yüksek binalarda başımızı yastığa koyduğumuzdaki korku da diğer şehirlerde tutunamamamızın farklı bir sebebi. Bunlar benim sebeplerim ama herkesin farklı farklı sebepleri var.
Z.D.Ç. : Yardımcı eczacılığın kronik problemleri maalesef işe yerleştiğiniz anda son bulmuyor. Eczanede her işe koşulan personel olarak tanımlanabilecek, teoride anlaşılan ancak pratikte tanımlı bir karşılığı olmayan ‘yardımcı’ eczacılık bizler için ne demek irdeleyelim: Bu portalda daha önce de değinildiği gibi uzun çalışma saatlerine denk düşmeyen ücretler, mesleği öğrenme kisvesi ile yaptırılan ancak mesleki gelişim sürecine katkısı olmayan görevler; hastanın da çalışanın da zararına olan uygulamaları meşru kılan durumlara maruz bırakılmak, hatta bazen yardımcı eczacıyı uygulayıcısı kılmak bunlardan bazıları. Ancak deprem bölgesinde iş aramayı düşünen bir yardımcı eczacıysanız bir yer bulabilmek adına bazı şeyleri gözden çıkarmak zorunda kalabilirsiniz. Sayılı eczanenin kaldığı, kalanların ise insanlık dışı koşullarda toplum sağlığı için vazgeçilmez olan eczacılık mesleğini icra etmeye çalıştığı Hatay’da tablo ağır durumda. Tablonun ne kadar karamsar olduğunu söyleyip bırakmayacağım elbette. Gerçeklik özetlemeye çalıştığım kadarından ibaret değil. Böyle bir dönemde hepimize tekrar hatırlatmak istediğim şey eğer bunları yaşadıysanız ya da geleceğinizin bu olduğunu düşünüyorsanız yalnız olmadığınız. Ancak bunu bilmek çoğu zaman tek başına anlamlı olmuyor. Eğer umudu yeşertmek istiyorsak yalnız kalmamalı, birbirimize ulaşmalı, dayanışma göstermeliyiz.
İLAÇ EMEÇİLERİ: Yaşadığınız sorunlarla ilgili son olarak bizlere söylemek istediğiniz bir şey var mı?
D.K: Bu sürecin tümünde yalnızlaştırılmak, destek görmemek, bu mesleği seçtiğimiz için suçlu hissettirilmek bizi her anlamda çok yıpratıyor.
Z.D.Ç: İlaç Emekçileri’ne katılmanın hayatım boyunca aldığım en doğru kararlardan biri olduğunu düşünüyorum. TEB’ in getirdiği yardımcı eczacılık uygulamasıyla saydığım sebeplerden dolayı yeni ve eski meslektaşları birbirine düşüren bu süreç benim için İlaç Emekçileri grubu sayesinde daha rahat geçiyor. Yaşadığım herhangi bir hak gaspında ya da kafamda soru işaretleri olduğunda fikirlerini alabileceğim, desteğini benden esirgemeyen bir sürü meslektaşım ile bir aradayım. Depremde kurulan ilaç dayanışması, HPV aşı dayanışması ya da bu sitenin açılması gibi kendi tarihimize not düşebileceğimiz bir sürü anın doğrudan parçası olarak bir mücadele vermek, benim için mesleğimi ve hayatımı bu doğrultuda ahlaklı ve onurlu bir şekilde yaşayabilmenin anahtarı oldu. Lafı uzatmadan, hepimiz için kötü hatıralarla anılan bir dönemde bizlere umut verebilecek bazı hatırlatmaları yapmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Sözlerimi çok sevdiğim bir şair olan Nazım Hikmetin dizeleriyle bitirmek istiyorum:
Gideni ve gelmekte olanı daha iyi anladığımız,
Nazım Hikmet
yürekte, kitapta ve sokakta yalanı yenebildiğimiz
günlerin dileğiyle…