Deprem milyonlarca insanı etkiledi. On binlerce canı hayattan kopardı. Geride kalanlar unutulmayacak acılar yaşadı, yaşamaya devam ediyor. O karanlık günlere dair iyi tek bir şey varsa, o da dayanışma duygusu… İşte bu dayanışmanın belki de en önemli örneklerinden birine şahit olduk İlaç Emekçileri olarak… Hatay’da, kendileri de depremzede olmasına rağmen hiç düşünmeden dayanışmaya koşan, mesleki sorumluluklarını sürdürmek için canla başla mücadele eden eczacı teknisyenleri; Anıl Bilaloğlu, Belgin Alkan ve Ferit Acar ile depremin birinci yılını anıyoruz. Ve onlara bir kez daha teşekkür ediyoruz.
İLAÇ EMEKÇİLERİ: Hatay’da kurulan ilk sahra eczanesinde, Armutlu ’da Boyun Eğmeyen İlaç Emekçileri ile birlikte gönüllü çalışmalara katılan bir eczane teknisyeni olarak o günleri anlatacak olsanız neler söylersiniz?
ECZ. TEK. ANIL BİLALOĞLU: O günü hiç unutamıyorum, unutamam da. Çünkü o gün ilk defa eşimi çocuğumu bırakıp ne yapabilirim diye attım kendimi dışarı ve o muhteşem ekibi gördüm: Boyun Eğmeyen İlaç Emekçileri! Her taraf ilaç ve herkes ilaç almak için sıra bekliyor. O an depremden önceki hayatım aklıma geldi ve dedim ki benim burada olmam gerekiyor. Bismillah dedim ve öyle başladım. Bu arada Hatay’a, Antakya’ya ilk gelen ekipti Boyun Eğmeyen İlaç Emekçileri. O kadar güzeldi ki onları görmek. Umutlandırdılar bizi çünkü. Uzun süre geçmişti, kimse gelmemişti, o kadar çok yıpranmıştık ve yorulmuştuk ki bizi unuttular diye. Sizleri görünce tekrardan umut edebildik.
ECZ. TEK. BELGİN ALKAN: Sizleri deprem gününde yakinen tanıdım. Kilometrelerce uzaktan gelen, kimi işinden istifa eden, kimi okuluna gitmeyip gelen, kimi eşini çocuğunu bırakan, kimi eczanesini bırakıp türlü türlü ilaçla gelen, inanılmaz bir dayanışma ve örgütlenmeyle birlikte hareket eden; devletin yapması gerekeni kendi imkânları ve olağanüstü çabalarıyla yapan bir ekiptiniz. Yaptıklarınızı gördüm ve sizlerle birlikte bu dayanışmada hareket etme kararı aldım. Yardım tırı geldiğinde kurulan yardım stantlarına büyük bir özveriyle kadın erkek çocuk kıyafetini ayırıp halka dağıttınız, diğer tarafta kazanlar dolusu yemek yapılıp dağıtıldı. Hava normalden daha soğuktu ve Hatay hiçbir zaman bu kadar soğuk olmazdı, nerden bilebilirdik ki en soğuk geceden sonra soğuk cesetlerin sokaklarda olacağını… Korkunçtu! Ve yardım gelmedi, göndermek istemediler acı gerçekti bu. ..
ECZ. TEK. FERİT AÇAR (İĞNECİ FERİT): Eczane teknisyeni olarak sağlık bilgime de güvenerek insanlara sağlık konusunda yardımcı olabilirdim diye düşündüm köydeyken. Merkeze geçtiğimde Bahtiyar isimli arkadaş ile karşılaştık, “Burada elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz, senin de bilgin var abi” dedi. “Gönüllü olarak yardım edebilir miyim?” dedim ve bu şekilde gönüllü olarak yapmam gereken insanlık görevimi 25 gün boyunca icra ettim. Kurtardıklarımızın güzel yılları ve umut dolu bir hayatları olsun, kurtaramadıklarımıza ise Allah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına da Allah sabır versin.
“Nerden bilebilirdik ki en soğuk geceden sonra soğuk cesetlerin sokaklarda olacağını… Korkunçtu! “
ECZ. TEK. BELGİN ALKAN
İLAÇ EMEKÇİLERİ: Bizler de, eczane teknisyenlerinin ne kadar değerli işler yaptığını gözler önüne seren eşsiz katkılarınıza şahit olduk. Kiminiz revirdeki hekimleri asiste etti, kiminiz çevirmenlik yaptı, bazen de yıllardır ilaçlarını temin ettiğiniz birçok hastanızın ilaç takibini hatırlayarak hizmet verdiniz. Sağlıklı bir ortam inşa etmesi gereken yetkililer bir yana, bölgede bu günlere tanıklık eden sağlıkçılar olarak sizin deneyiminizi dinlemek isteriz.
ECZ. TEK. ANIL BİLALOĞLU: O günlerde sizin dediğiniz gibi herkes herkese yardım etti. Teknisyen arkadaşlarım doktorlara, bazen doktorlarımız ise bizim yetişemediğimiz yerlerde bize yardım etmeye başladı. Ama sadece biz bizeydik. Başkası yoktu, halkın gözü kapalı olarak geldiği tek yer Armutluydu, Boyun Eğmeyen İlaç Emekçileri’ydi. Şu an Hatay’daki sağlık sektörü can çekişiyor. Hastaneye gidiyorsun, o kadar kalabalık ki derdini anlatana kadar iki kat derdin oluyor. O zamanlar “hastane açıldı” diye nara atanlar hala gülünç konumda ve hala sistemi oturtamadılar.
ECZ. TEK. BELGİN ALKAN: Hiç unutmuyorum, bir eczacı yoldaşla birlikte, çalıştığım eczaneden ihtiyaç olan ilaçları revire getirmiştik; enkazdan çıkarılan yaralı insanlara doktor yoldaşlar ilk müdahaleyi yapıyor, çoğunu hayata döndürüyorlardı. Serumlar takılıyor, kalp masajı, pansumanlar yapılıyordu. Bu sahneyi düşününce emin olun ki özveriyle devlet hastanesinden çok daha güzel çalışılıyordu diyebilirim. Ben de elimden ne geldiyse destek oldum. Hepsine Defne halkı, Hatay halkı adına sonsuz teşekkürler… Boyun Eğmeyen İlaç Emekçileri’ne de sonsuz teşekkürler…
ECZ. TEK. FERİT AÇAR (İĞNECİ FERİT): Bir şekilde; kurulan sahra hastanesi veya acil müşahede alanının ve bu büyük fikir ve düşünüşün parçası olduğumu hissettim. Önemli olan o an oradaki yardıma muhtaç insanlara yardım eli uzatabilmiş olmaktı. Sahra hastanesinin bulunduğu konum çalıştığım eczanenin bölgesi idi. Oradaki insanların çoğu beni, Belgin Ablayı ve Anıl arkadaşımızı tanıyordu zaten, kimin hangi ilacı kullandığını bilmemek mümkün değildi bizim için. Bundan dolayı şanslı hissediyorum. Elimizin ulaştığı her can için destek veren ve bizleri de bu camiada yanında gören tüm sağlık çalışanlarına teşekkür ederim.
Hatay, yedi dini tek çatı altında barındıran bir
ECZ. TEK. FERİT AÇAR
medeniyetler şehridir.
Ben de Arap kökenli bir Hataylı
olarak bunun bir parçasıyım. Arapça bilmenin
avantajını da, depremde çevirmenlik
yaparak gördüm.
İLAÇ EMEKÇİLERİ: Kiminiz hamile eşini güvenli bir şehre bırakıp çalışmalara katılmak için geri geldi, kiminiz acil hastaların canını kurtarmak için enkaz haline gelen, çalıştığınız eczanelere girip hayati öneme haiz ilaçları bulup revirde can kurtardı. Memleketinizle özel bir bağ kurduğunuzu da düşünerek sormak isteriz: Hatay, siyasetçilerin iddia ettiği gibi, geçen bir yılda yaralarını sarabilmiş durumda mı? Sağlık hizmetlerine ulaşım olanakları yeterli mi?
ECZ. TEK. ANIL BİLALOĞLU: Üzülerek ve hala gözlerim dolarak o günleri hatırlıyorum. Depremin yıl dönümü olması, tekrar aynı günleri, aynı saatleri hatırlatıyor. O günlerde eşim üç aylık hamileydi. Bir yandan eşim ve çocuğumla ilgilenirken bir yandan da Armutlu’daki eczanemizde abilerim ve kardeşlerim ile birlikte halka hizmet vermeye çalışıyordum. Bu durum beni çok yormaya başlamıştı. Eşimin ise ağrıları artmaya başlayınca onu şehir dışında güvenli bir yere götürdüm, çocuğumun da iyi olduğunu öğrenince geri geldim ait olduğum yere. Ama bu sefer de Mersin-Hatay arası mekik dokumaya başladım sürekli. Hatay, bu geçtiğimiz bir yılda az da olsa toparladı kendini. En azından burada kalanlar olarak alıştık diyebilirim. Artık yıkık yerler gördüğümüzde ya da buraya has ürünlerin satıldığını görünce ağlamıyoruz. Biz halk olarak biraz toparladık. Ama siyasilerin söylediği gibi toparlanmadık. Çünkü yollarımız berbat, çünkü sağlık sistemimiz berbat. Çünkü ulaşım berbat. Halen benim oturduğum mıntıkada toplu taşıma yok. Merkeze gelmek isteyenler ona buna rica minnet ederek gelip gidiyor. Antakya ne televizyonda anlatılanlar gibi ne de siyasilerin gösterdikleri gibi.
ECZ. TEK. BELGİN ALKAN: Burada yaşam koşulları halen çok zor. Bir sene geçmesine rağmen hiçbir şey değişmedi. Maalesef siyasetçiler yine yalan söylüyorlar. Yaptıkları tek şey konteyner kent kurup insanları yerleştirmek oldu. Bu konteynerlerin de çoğu yağmurda su geçiriyor. Yollar hala çok kötü, alt yapı çökmüş durumda, elektrik kesintileri çok sık oluyor, ulaşım çok zor. Örneğin ben annemi ziyarete dört ayrı otostop yaparak gidebiliyorum. Hastaneler tam anlamıyla hizmet vermiyor. Sahra hastanesi var evet, ama pratisyen hekimler dönüşümlü olarak haftanın iki günü çalışıyorlar. Araştırma Hastanesi ise uzak, ulaşımı çok zor.
ECZ. TEK. FERİT AÇAR (İĞNECİ FERİT): Hatay bize; “yedi kere yerle bir olmuş şehir” diye anlatılırdı. Biz ne yazık ki üzülerek söylüyorum sekizincisine tanık olduk. Yaralarını sarmış demek doğru değil. Çünkü bu deprem bize insanlığın enkaz altında kaldığını gösterdi. Sağlık hizmetleri maalesef yeterli değil ve gerekli sağlık taramaları yapılmıyor, maalesef çocuklar da dahil hala herkes hastalıklarla mücadele ediyor. Herkesin en çok şikayetçi olduğu konu da bir türlü teşhis konulamayan vücutta oluşan kaşıntılar, alerjen durumlar. En önemlisi ise felaket zamanında alınması gerekip de alınmayan hijyen önlemlerinin hala alınamamış olması. Bir yıl oldu deprem olalı…
İlk günlerde istedik yardımlarını, ölürken;
ECZ. TEK. ANIL BİLALOĞLU
onu da yapmadılar. Daha da istemiyoruz artık!
İLAÇ EMEKÇİLERİ: Peki bir yıl sonra, bugün siz neler yapıyorsunuz? Çalışabildiğiniz bir iş var mı? Geçiminizi nasıl sağlıyorsunuz? Göç etmek zorunda kaldınız mı? Gerekli yardımı alabildiğinizi düşünüyor musunuz?
ECZ. TEK. ANIL BİLALOĞLU: Ben bu süreçte şanslı olan taraftaydım çünkü üç ay aradan sonra çalışmaya başladım. Hiç terk etmedim Hatay’ımı çünkü insan sevdiğini terk edemezdi bizde, terk etmedim. Kalıp yoklukla da olsa mücadele ettik. Şu an hiçbir yardım almıyoruz. Gerek var mı? Yok! Çünkü çalışıyor, emeğimizin karşılığı ile bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Ne yardımlarını istiyoruz artık ne de kendilerini… İlk günlerde istedik yardımlarını, ölürken; onu da yapmadılar. Daha da istemiyoruz artık!
ECZ. TEK. BELGİN ALKAN: Depremden 20 gün sonra Antakya’dan ayrılmak zorunda kaldım. Yaşlı annem ve oğlumla birlikte yoldaşların yardımıyla ücretsiz bir eve yerleştik. Ankara’da altı ay kaldık, annemin emekli maaşıyla geçinmeye çalıştık, çok zor zamanlar geçirdik. Yine de beni yalnız bırakmadılar hepsine teşekkürler, ellerinden geleni yaptılar. Evim tümüyle yıkılmadığı için hiçbir yardım alamadım. Annemin evi tamamen yıkıldığı için konteynere başvurduk, ona konteyner çıkınca Antakya’ya dönmek istedi. Benim de önceden çalıştığım eczacım, eczanesini Arsuz’da açmıştı. Ben de onunla çalışıyorum. Her gün Antakya merkezden bir buçuk saat uzaklıkta bir yere gidiyorum. Koşullar çok zorluyor; ekonomik kriz de cabası… Ev kirası ödemek zorunda kalıyorum çünkü kendi evimde kalmak mümkün değil, büyük bir tadilat gerekiyor. Yetkililer hiçbir destekte bulunmuyor. Ama ben de mutlu olmak ve Defne’yi tekrar ayağa kaldırmak için yerel seçimlerde aktifim… Haftanın iki günü seçim çalışması yapıyorum. Bu düzen değişmeli ve değişecek, inanıyorum…
ECZ. TEK. FERİT AÇAR (İĞNECİ FERİT) : Ben şu an çalışmıyorum. Eşim özel bir eğitim kurumunda çalışıyor ve onun aldığı 10 bin lira maaş ile beş kişi geçinmeye çalışıyoruz. Depremden sonra İzmir’de bir eczacı ile anlaşarak çalışmaya başladım. Fakat dört ay çalıştım ve anlaşamadığımız için ayrılmak zorunda kaldım. Şu an herhangi bir işle meşgul değilim. Köyde enjeksiyon, serum, pansuman yaparak insanlara yardımcı olmaya çalışıyorum.
“Mutlu olmak ve Defne’yi tekrar ayağa kaldırmak için yerel seçimlerde aktifim… Haftanın iki günü seçim
ECZ. TEK. BELGİN ALKAN
çalışması yapıyorum. Bu düzen değişmeli ve
değişecek, inanıyorum… ”