Kadın olmak, eskiden de kolay olmamakla beraber hiçbir zaman bugünkü kadar zor olmadı.
Bize kadın ve erkeğin “aslında” eşit olmadığı öğretilmedi. Eşitliğe inanarak büyüdük, çocuksu dünyamızda. Zaten başka nasıl olabilirdi…
Büyüdük. Ve şimdi, günümüzde kadın olmanın “gerçeğiyle” yüz yüzeyiz.
İfade özgürlüğü çoktan bizi terk etti. İfade özgürlüğünü hissedemediğimiz yerde kadının özgürlüğünden nasıl bahsedebileceğiz?
Cehaletin, linç kültürünün prim yaptığı, şiddetin yükseldiği bir ortamda kadın haklarını savunmak, entelektüel düzlemde bir mücadele değil, daha çok artık sadece “hayatta kalmaya çalışmak” gibi…
Kadının “namusu” toplumun genelinde erkek algısında şekilleniyor. Hakim popüler bakış, arabesk kültürü şiddeti romantize ederek bizlere sunmaya devam ederken dışarıda biz kadınları bekleyen yeni gerçeğin içinde, başımıza her an her yerde bir şey geleceğinden endişe ederek yürek çarpıntısıyla yaşamaya çalışıyoruz… Korkarım bununla yaşamaya alışacağız.
Kadın hak ve özgürlüğünü savunmak, kadına şiddetle mücadele etmek adalet duygusu gerektirir. Vicdan meselesidir…
Ataerkil toplum kadına boyun eğmeyi öğretir. Kadının yeri, erkeğin meselelerinden bile sonra gelir. Kadın hep bir yan karakter gibidir. Ataerkil toplum, adı üzerinde bir erkek dünyasıdır. Kadın, erkek üzerinde tanımlanır. Erkekler ve onların kuralları vardır. Çalışan, eğitimli, güçlü, ayakları üzerinde duran kadının ataerkil dünyada çok da fazla yeri yoktur. Kadının gerçek anlamda özgür olması ne mümkündür ne de istenir…
Toplumda kabul görebilmek için biz kadınlara dayatılan normları koşulsuzca kabul etmeyi reddedelim!
Kimliğimizi, benliğimizi korumak zorundayız… Ne isek o olmaya, içimizdeki kadının neler istediğini, nelere ihtiyaç duyduğunu duymaya ihtiyacımız var.
Hiç kimsenin gözlerinde, sözlerinde onaylanmaya, takdir edilmeye ihtiyacımız yok. Biz kadınlar hepimiz eşsiziz ve elimizden gelenin fazlasını yapıyoruz…
İstediğimiz; seçimlerimizde özgür olmak… Adil bir düzende insanca huzurla yaşayabilmek…
Kadın hayat veren, hayatı büyüten, umudu büyütendir. Üreticidir, emekçidir, emekçi kadınların mücadelesi sonucu 8 Mart anlam kazanır.
8 Mart Dünya Kadınlar Günümüz kutlu olsun!